19.2.13

Gerçeklerden Korkan Belli Oldu

Hikaye yarım kaldı...
Aslında tam da değil, çünkü özü anlaşıldı; anneye şiddet uygulayan, çocuğu tekrar tekrar kaçıran, kendi İstanbul'da olmasına rağmen anneden uzaklaştırmak amacıyla çocuğu başka şehre yerleştiren bir babaya, uzman raporlarının anne yanında kalmasının doğru olduğunu yazmasına rağmen, velayetin verildiğini anlatabildim.
Tabii daha söylenecek çok şey, eksik kalan çok detay var, ama özü bu.
Pazartesi günkü yayın başladıktan sonra yarım saat geçmeden Mammut aradı. Hukuki işlem başlattığını, Erdek Mahkemesinin programda kendi ve oğlu hakkında konuşulmasının durdurulmasına dair karar verdiğini, bunu kanala faxladığını söyledi; soru sormak isteyen avukata da "şu anda kanunsuz yayın yapıyorsunuz, konuşamam" dedi; Melike'ye de "sizinle mahkemede görüşürüz" deyip kapattı. Reklam arasında girilip gelen faxa avukat hanım baktı ve ben yayından çıktım.
Düne kadar kendi kafasındaki hikayeyi anlatmak için can atan, bu ve başka programları arayıp televizyona çıkmaya çalışan adam, nedense beni susturmayı tercih etti. Neyse, siz bu tutarsız, hep kendine yontan kişiliği tanıyorsunuz zaten.
Ben çıktıktan sonra çok az söze devam etmişler isim geçirmeden, ama avukat hanımın uyarısıyla bitirip konu değiştirmişler. (İzlemek isterseniz buraya tıklayın; Cuma günkü kısmı da burada)
Bu yayını durdurma kararı da hukuk sistemimizin halini gösteriyor zaten; kesinleşmiş bir mahkeme kararını yanlış ve yanlı bulduğunu söylemek yasak, yani hukuk hakkında eleştiride bulunmak yine hukuk tarafından yasaklanıyor... Yaşadıklarımızı anlatmak, "devam eden davayı etkilemeye çalışmak"mış (?), o da yasak...
Peki bu da yasak mı? (Geçen hafta Posta'nın Pazar ekinde çıkan haber)

 

15.2.13

Yeni Baştan

Devlet korumasının kaldırılmasına, yani anneannesinin yanından, artık Nemo'nun velayetine sahip olan babasına gitmesi anlamına gelen karara itirazımız reddoldu.
Sosyal Hizmetlerin Nemo'yla yaptığı telefon görüşmesi üzerine Mahkemeye yazdığı, çocuğun babama verirseniz kendimi öldürürüm demesi, geçen yazki raporlarda yer alan intihar eğilimi, babaya karşı çok öfkeli oluşu ve bu nedenlerle koruma kararının kalmasını tekrar değerlendirilmesi talebini Hakim dikkate almadı. Ya da dikkate aldı ama ciddiye almadı...
Biz bir dilekçe daha verdik.
Ve bir yandan da, son çare olarak bugün Beyaz TV'de Melike ile Yeni Baştan programında gerçekleri anlatmaya başladım. "Başladım" diyorum, çünkü o kadar çok detay var ki, bugün sadece bir kısmına vakit yetti, Pazartesi devam edecek. Hemen sonrasında web sitesine de yüklüyorlar.
Tabii malum kişi de arayacak, yalanlarını neşredecek... Ama zaten yapıyordu; ne fark eder...
Belki gerçekleri bilen başka insanlar da arar, gerçek yüzü ortaya çıkar.
Korkularımızdan başka kaybedecek neyimiz var?

 

9.2.13

Bir Tatil Daha Mahfoldu...

"Bir tatil daha mahfoldu" diye yazmış Nemo. "Daha" kısmı mahfolan geçen yaz tatili yüzünden.

Bir gelişme yok...
Mahkemenin koruma tedbirini kaldırmasına itiraz ettik, bekliyoruz... elimiz yüreğimizde.
Bugün yarıyıl tatilinin son iş günüydü. Yani Pazartesi Nemo okula gidemeyecek. Eskiden olsa buna sevinirdi ama çocuk herşey normale dönsün, o evine dönsün, okuluna gitsin istiyor. Ama babası icra memuruyla okulun kapısında beklerken değil tabii.

Yeni bir fikir var, ama o a Teoman'ı şu anda içinde olduğu durumdan kurtaracak kadar hızlı sonuç verecek bir şey değil.
 

Son velayet kararının, AİHM'den alınan kararın hükümlerini gözardı etmesi nedeniyle, AİHM kararlarının takipçisi olan Execution'a (Konseyin bir ofisi) şikayet edersem, onlar bunu Türkiye Daimi Temsilciliğine gönderip ne diyorsunuz derlermiş. Yani geçen yıl AİHM'den çıkan karara ilişkin devletin ne gibi çabalar gösterdiği sorulurmuş. Çünkü o kararda, velayeti babaya veren hakimin yorumladığı gibi sadece mahkemenin uzun sürmesine dair değil, anne ile çocuk arasındaki ilişki ile ilgili hükümler var ve iç hukukta hakimlerin AİHM kararlarına paralel karar vermeleri bekleniyor.
Öte yandan, yeni bir yargılama olduğu için, velayetin babaya verilmesi kararı ile ilgili de yeni uygulamaya göre Anayasa mahkemesi'ne bireysel başvuru yapacağız.

Ama diyorum ya, bunlar hep çok geç sonuç verecek şeyler.


7.2.13

Gazetelerde ve gazetelerin web sitelerinde gördüğünüz haberlere gözü kapalı inanılmayacağını biliyorsunuzdur, ama bu kez daha başka, çünkü bu kez siz, bu blogu en başından okuyanlar, işin aslını tüm detayıyla biliyorsunuz! Belki son birkaç haftayı değil, ama o kısmını da şimdi anlatırım.
Yargıtay Nemo'nun velayetinin babasına verildiği kararı onayladı. Karar değerlendirmesine gönderdik, yine onayladı. Yani diyorlar ki, çocuğun, babasının götürdüğü pedagoğa söylediklerini dikkate alıp anne de varken söylediklerine baskı altında diyen, anne ve babanın geçmişlerine bakınca açıkça görülmesine rağmen kimin baskıcı ve şiddete meyilli olduğunu görmezden gelen bu karar doğrudur! Yazın başımıza gelenler sırasında yazılan ayrı ayrı bir dolu psikolog raporunda yazılanlara da bakmıyorlar, çünkü onlar velayet kararı verildikten sonra olan gelişmeler! Kararın jet hızıyla çıkması da ayrı...
Karar çıkmış da, icraya bile konmuş, elinde, gösterdiği adrese, gerekirse çilingirle girmeye bile olanak tanıyan bir yazı varmış. Biz bunu annemin komşularından, annem evde olmadığı için çilingirle eve girdiklerini öğrendiğimiz için biliyoruz.  Bizim eve de geldiler, ama çilingir aşamasına gelmeden yetiştik.
Bu arada biz de hemen yeni velayet davası açtık. Geçen karardan sonra oluşan bütün delilleri, raporları da verdik; dava sonuna kadar tedbiren anneannede kalmasını istedik. Hem Nemo şiddetle babasına gitmek istemiyor, hem de giderse baskı altında kimbilir neler demek zorunda kalacağını da varın siz düşünün.
Bunlar olunca, annem Şubat tatili için yaptıkları programı hemen başlattı; biz de tedbir çıksın diye uğraşıyoruz.
Pazartesi bir baktım, Sabah'ta çıkan haberde "2 yıldır çocuğu göstermiyormuşum", "çocuğu alıp ortadan kaybolmuşum"!!! Benim ismim açık, onunki kapalı...
Mecburen ben de birkaç gazeteciyle konuştum, ama hikaye o kadar karışık ki, sonuçta çıkan yazılar yanlışlarla dolu oluyor. Ben "2005'te velayet davası açtım, 2009'da bitti, 4 yıl oğlumdan ayrıydım" diyorum, haberde "anne ilk velayeti 2005'te aldı, çocuk uzun süre anneyle kaldı" diye çıkıyor.
Az önce bir baktım, Kanaltürk'teki Neşter programında canlı yayında, anne-baba evli değilse velayet otomatikman annede olmamalı diyor! Güler misin, ağlar mısın? Kendi evlilik dışı çocuğunu kaçırmış, annesinin suratını dağıtmış adam, kanuna rağmen 4 yıl süren velayet davası boyunca çocuğu yanında tutmuş adam bu kanun maddesine muhalefet ediyor! Aslında niye şaşırıyorum ki, tam ona uygun bir hareket...
Yarın www.aylinanne.com 'un Perşembe Anneleri köşesinde konuk olarak ben varım. Siz hikayeyi zaten biliyorsunuz, yeni bir şey yok; birkaç bloga koymadığım fotoğraf ve açık isimlerimiz.
Ah, bu arada hiçbir şey tesadüf değil; yılbaşından beri çalışmıyorum. Dolayısıyla artık pek kurumsal şirketimin adını ve oradaki işimi korumak kaygısıyla adımı saklamak zorunda değilim.