11.1.10

Sonrası... / Mutfak Kadını

Sonra?... Sonra, gökten üç elma düşmüş, biri Nemo'nun, biri Dory'nin, biri de okurlarının başına...

Mutlu sonlu masalların sonrası anlatılmaz, çümkü sıradan normal bir hayatın hikayesi olmaz... Ben yine arasıra, kayda değer bir şeyler olduğunda yazarım gerçi; blogu kapatacak da değilim. Ama yeter artık, anlatacak bir şey olmasın zaten... Normal, gündelik bir hayat sürelim.

Kaç zamandır yazamama nedenlerimden biri aslında hiç zaman bulamamam. Yok, benim ne zamanım, ne enerjim yetmiyor hiçbir şeye. Her akşam eve gel, yemek yap, ödev yaptır, sofra kur, sofra kaldır, zaten işte çok yorulunca, bunlar da üstüne gelince benim gerçekten hiçbir şeye halim kalmıyor. Shrek'le birlikte vakit geçirmek, eskiden yapmaya alışık olduğumuz şeyleri yapmak da pek mümkün olmadığı için bazen -onun ertesi güne yetişecek işi yoksa- Nemo yattıktan sora, yani 22.00'den sonra bir film seyredelim diyoruz, ben az sonra uyuklamaya başlıyorum.

Bir de, biz hemen alıştık yeni ve normal hayatımıza, ben hatta hafiften yorgunluktan şikayetlere başladım; evde işbölümü, herkesin görevleri olmalı gibi konular açıyorum kendimce. Nemo kendine, tuz ve baharatları sofraya koyma görevini seçti mesela. Shrek üstüne alınmadı ama pişecek yemek için en azından fikir vermeye başladı; hatta pazar akşamı yemeği o hazırladı.

Nemo okuldaki standdan bana, anneme ve Süzmebal'a yılbaşı hediyesi almış. Benimki tavuk şeklinde bir mutfak saati; bana "sen bir mutfak kadınısın, sana uygun bir tek bu vardı" dedi. Anneannesine seramik bir demlikli çay finfanı almış; Süzmebal'a da bir PC oyunu. Sonuçta beni ofiste çalışırken değil, evde yemek yaparken görüyor tabii... Hoş artık günlük ve herkesin yiyebileceği şeyler pişmesi gerektiğinden fantazi tarifler denemiyorum; yoğurtlu ıspanak, tavuk suyuna sebze çorbası, zeytinyağlı yerelması, salçalı patatesli köfte gibi şeyler pişiriyorum. O yüzden şunu denedim, şöyle bir yemek yaptım diye yazacak bir şey çıkmıyor. Misafir ağırlayacak, onlara yemek yapacak halim de yok... Bakalım Nemo ne zaman "haftasonu geldiğimde suşi, noodle, fener kavurma yapıyordun, şimdi sürekli sebze pişiriyorsun" diyecek?

Yılbaşında dördümüz Uludağ'a gittik. Biz Nemo'yla telesiyeje bindik, karda dolaştık, kartopu oynadık; Shrek'le Süzmebal kayak yaptı. Yılbaşı gecesi pek eğlenceli değildi, çocuklar sıkıldı ama olsun, hatırlayacakları bir gezi oldu.


Mammut bir daha hiç aramadı. Yılbaşından sonraki hafta okula gitmiş. Nemo tam öğle yemeğine giderken bir bakmış karşısında. "İsmi lazim degil" (Nemo ondan oyle bahsediyor) yılbaşı hediyesi olarak bir kitap vermis; abuk subuk konuşmuş. Annenin çevirdiği numarayı ortaya çıkardım, mahkemeyi kazanacağım, 2 aya kadar seni alırım vs deyip çocuğun ödünü patlatmış. Shrek'in ağzına s..., bu okuldakilerin hepsi top gibi saçma sapan laflar... Süzmebal onlara doğru gitmiş, tam merhaba diyecekmiş ki Nemo kaş gözle işaret edip gitmesini söylemiş. Süzmebal anlayıp giderken Nemo da peşinden koşup ortadan kaybolmuş. Gidip hemen müdür yardimcisi ve sınıf öğretmenine anlatmış. Onlar da beni arayıp haber verdi. Telefonda Nemo'yu zorlukla yatıştırabildim. Aslında müdür ve öğretmeni yakın görüp paylaşması bir bakıma sevindirici, okulu benimsediğini gösteriyor.
Nemo biraz dağınık, dalgın, unutkan, aklı oyunda bir çocuk... Birinci sınıfta verilmesi gereken alışkanlıkları şimdi kazandırmaya çalışmak da yıpratıcı oluyor haliyle, konsantrasyon gerektiriyor.Mesela ödevlerin amacının dersi çalışmayı sağlamak, onu sınava hazırlamak amacıyla verildiğini, bir öğrenme metodu olduğunu anlatamadım henüz... ama pes etmeyeceğim.

Zamanın çok çabuk geçmesinden, hiçbir şeye vaktinin kalmamasından yakınıyor haspam. E oğlum, 4'ten 6'ya kadar ne yaptın? Oyun oynadım. Yavrucum, onu niye saymıyorsun? Dersler ve ailevi sorumluluklar yüzünden kendine vakit ayıramıyormuş... Neymiş o ailevi sorumluluklar diye sordum. Yemek, banyo filanmış:))