Kulaklarimdan ve burnumdan ates fiskiriyor.
Shrek'in evi karmakarisik, cok dolu ve daginik; ayni kendisi gibi. Ben de bu aksam önce evini toplamaya giristim. Hem bu daginikliktan, aradigini bulamamaktan, evi muayenehaneye cevirmenin zorlugundan sikayetci, hem de yapmasi gerekenler gözünde büyüyüp iyice morali bozuluyor. Ben de aklim sira neselendirecegim (ev bitti sanki, bir de onu toplayacagim); sirinlik yapa yapa "hicbir sey yapmazsan hicbir sey degismez, ama bak azicik birsey yapsan hemen hallolacak" filan diye bir seyler söyledim, ama o hicbirsey yapmak istemiyormus, "niye bir sey yapmak zorundayim?" diye hafiften simardi. Bu kez ben "bak ben de Mammut'u aramak zorundayim, yilbasi, bayram programini konusacagim, hic aramak istemiyorum, ama mecburum" dedim. "Niye bunu yapmak zorunda kaldigini söyleyince kiziyorsun" dedi. Baska bir deyisle "Böyle bir adamla yasayip bir de cocuk yapmissin, simdi sonucunu yasiyorsun" diyor yani...
Neyse, ben o kizginlikla telefona sarilip bir hisim Mammut'u aradim. "Ne vardi?" diyor telefondaki ses.
"Yilbasi ve bayram programini sormak icin aradim, Nemo'yla ilgili kismini tabii."
"Biz oglumla yilbasini Erdek'te kutlayacagiz."
"Peki, o zaman ben Pazartesi sabahi gelir alirim."
"Biz oglumla bir yerlere gitmeyi planliyorduk. Sen nerden ciktin?"
"Bayramin ikinci gününden son günü aksamina kadar oglumla olma hakkim var ya.."
"Sen yine mahkeme kararlariyla is yapmaya mi calisiyorsun?"
"Madem daha fazlasini ogluna layik görmüyorsun, en azindan mahkeme kararinin verdigi hak kadar görmeye calisiyorum. Nemo yilbasini annesiyle gecirmek istiyor olabilir, ama senin umurunda degil."
"Asil senin umurunda degil, oglunun ne istedigi; o yilbasini annesi VE babsiyla gecirmek istiyor."
"Bu mümkün degil iste."
"Ben sana esit uzaklikta, esit sürelerde görecegimiz bir sekli formülize edelim dedim, sen kipirdamadin."
"Sen haftaya ben ararim, sen arama dedin, aramadin. Her konustugunda baska bir ruh halinde oluyorsun. Senin söyledigine nasil güvenilir?"
"Ben seni aradim."
"Hayir aramadin."
"Cep telefonundan aramamis olabilirim."
"Isten arasan bana iletirlerdi. Cep telefonumdan arasan numarani görürdüm."
"Kendi numaramdan aramamis olabilirim. Yaziya dökelim, mahkemeye verelim."
"Hayir"
"Sen Subat'ta cok daha fazlasini alacagini zannediyorsun"
Bundan sonra ne dedigini duymadim, cünkü karsilikli bagiriyorduk. En son "Pazartesi sabahi gelecegim" diye bagirip kapattim.
Shrek de "ne diyor?" diye soruyor.
Ne farkediyor?
"Ben arayip hindi dolmasi siparis edeyim bari."
"Pazartesi feribot 7'de. Yilbasi partisini uzatamayiz yani. Ama yemek yeriz tabii." (Kabul, bunlar biraz sacma kacmis olabilir, söylemesem de olurmus.)"Iyi, o zaman sen yilbasi gecesi evde kal, dinlen; ben de evde otururum. Sorun degil."
"Dogru, hicbir sey sorun degil, ya da hersey sorun!"
Ido'yu arayip Pazartesi 7 gidis, 15.30 dönüs, Carsamba 18.30 gidis, 23.55 dönüs icin feribot bileti aldim.
Shrek'in evi karmakarisik, cok dolu ve daginik; ayni kendisi gibi. Ben de bu aksam önce evini toplamaya giristim. Hem bu daginikliktan, aradigini bulamamaktan, evi muayenehaneye cevirmenin zorlugundan sikayetci, hem de yapmasi gerekenler gözünde büyüyüp iyice morali bozuluyor. Ben de aklim sira neselendirecegim (ev bitti sanki, bir de onu toplayacagim); sirinlik yapa yapa "hicbir sey yapmazsan hicbir sey degismez, ama bak azicik birsey yapsan hemen hallolacak" filan diye bir seyler söyledim, ama o hicbirsey yapmak istemiyormus, "niye bir sey yapmak zorundayim?" diye hafiften simardi. Bu kez ben "bak ben de Mammut'u aramak zorundayim, yilbasi, bayram programini konusacagim, hic aramak istemiyorum, ama mecburum" dedim. "Niye bunu yapmak zorunda kaldigini söyleyince kiziyorsun" dedi. Baska bir deyisle "Böyle bir adamla yasayip bir de cocuk yapmissin, simdi sonucunu yasiyorsun" diyor yani...
Neyse, ben o kizginlikla telefona sarilip bir hisim Mammut'u aradim. "Ne vardi?" diyor telefondaki ses.
"Yilbasi ve bayram programini sormak icin aradim, Nemo'yla ilgili kismini tabii."
"Biz oglumla yilbasini Erdek'te kutlayacagiz."
"Peki, o zaman ben Pazartesi sabahi gelir alirim."
"Biz oglumla bir yerlere gitmeyi planliyorduk. Sen nerden ciktin?"
"Bayramin ikinci gününden son günü aksamina kadar oglumla olma hakkim var ya.."
"Sen yine mahkeme kararlariyla is yapmaya mi calisiyorsun?"
"Madem daha fazlasini ogluna layik görmüyorsun, en azindan mahkeme kararinin verdigi hak kadar görmeye calisiyorum. Nemo yilbasini annesiyle gecirmek istiyor olabilir, ama senin umurunda degil."
"Asil senin umurunda degil, oglunun ne istedigi; o yilbasini annesi VE babsiyla gecirmek istiyor."
"Bu mümkün degil iste."
"Ben sana esit uzaklikta, esit sürelerde görecegimiz bir sekli formülize edelim dedim, sen kipirdamadin."
"Sen haftaya ben ararim, sen arama dedin, aramadin. Her konustugunda baska bir ruh halinde oluyorsun. Senin söyledigine nasil güvenilir?"
"Ben seni aradim."
"Hayir aramadin."
"Cep telefonundan aramamis olabilirim."
"Isten arasan bana iletirlerdi. Cep telefonumdan arasan numarani görürdüm."
"Kendi numaramdan aramamis olabilirim. Yaziya dökelim, mahkemeye verelim."
"Hayir"
"Sen Subat'ta cok daha fazlasini alacagini zannediyorsun"
Bundan sonra ne dedigini duymadim, cünkü karsilikli bagiriyorduk. En son "Pazartesi sabahi gelecegim" diye bagirip kapattim.
Shrek de "ne diyor?" diye soruyor.
Ne farkediyor?
"Ben arayip hindi dolmasi siparis edeyim bari."
"Pazartesi feribot 7'de. Yilbasi partisini uzatamayiz yani. Ama yemek yeriz tabii." (Kabul, bunlar biraz sacma kacmis olabilir, söylemesem de olurmus.)"Iyi, o zaman sen yilbasi gecesi evde kal, dinlen; ben de evde otururum. Sorun degil."
"Dogru, hicbir sey sorun degil, ya da hersey sorun!"
Ido'yu arayip Pazartesi 7 gidis, 15.30 dönüs, Carsamba 18.30 gidis, 23.55 dönüs icin feribot bileti aldim.