30.10.06

Bayram Haftasi, Mangal Tahtasi

Cok yazacak sey birikti cook. Ipin ucunu bir kez kacirinca nereden tutacagini da sasiriyor insan. Kisa kisa ozet geceyim bari.
Bayram tatilinden onceki Cuma gununu nasil yapsam da Nemo’yu alsam diye hesap yaparak gecirdim. Gidis bileti yok, karadan gitsem, o gece Bandirma’da kalsak, ertesi gun feribotla donsek, Pazar gunu gidis icin yolcu bileti var bir tek, ama donus bileti yok, arabasiz gidince karadan da donemeyip orada mahsur kaliyorum. Haftasonunu pas gecip bayramin ikinci gunu sabah feribotuyla arabali olarak gidip karadan donup, ertesi gun aksamustu arabasiz gidip geceyarisi konan ek seferle donmek mumkun bir tek. Ben bunlari dusunurken sirketteki arkadaslar “bir arasaniza, belki cocuk hirpalanmasin diye kendi getirir, zaten Istanbul’a geliyorlardir belki” dediler; inanmadim bir sonuc cikacagina ama yine de aradim, agzimin payini aldim. Ben emrivaki yapiyormusum, mahkemeye basvurup arkasindan dolap ceviriyormusum, tebligat almamismis zaten... O karsimda bagirip cagirirken, ben de isyerinde karsilik veremeyince kapattim caresiz.
Saliya kadar sadece evde dinlendim diyebilirim. Film seyrettim, yun ordum, buzluga kofte, iki cesit borek ve zeytinyagli barbunya yemegi stokladim. Pazar sabahi annem ve ablamla kahvalti icin Sariyer’de bulustuk. Pazartesi sabahi anneme bayram kahvaltisina gittim. Kahvaltidan yana sansin acikti yani.
Sali sabahi cok umutlanmadan Erdek yoluna koyuldum. Sadece araba-sofor bileti bulabildigim icin anneme bilet alamamistim; o bir gun onceden gidip orada beni bekledi. Sabah annemle iskelede bulusup Erdek’e gittik; onceden ayarladigim uzere İcra Muduru ve pedagog ile bulusup evlerine gittik; kapi duvar. Karsi komsu bir gun once aksamustu evden cikarken ellerinde canta gordugunu soyledi. Umut olmayinca hayal kirikligi da olmuyor, insanin cani pek acimiyor. Imar muduru benden daha cok uzuldu sanki. Gecen sefer 2 saat gec biraktim diye Mammut’un savciliga yaptigi sikayet oyle abartiliymis ki adamlar da onun ne mal oldugunu anlamislar; yok sabaha karsi goturmusum de, yok ertesi gun okula gidememis de.. Biz de annemle Bursa ustunden donus yoluna koyulduk. Yanindaki abur cuburu kahvalti niyetine yiyince Bursa’da Iskender molasi veremedik tabii. Yalova-Pendik feribotunun saati uymadi; Topcular-Eskihisar feribotlari sis nedeniyle calismiyor derken korfezi de donduk. Erdek’ten TEM’den cikis giselerine 4 saatte geldik; sonra kopruyu 1,5 saatte ancak gectik. Yorgunluktan geberdim.
Carsamba yine evde dinlenerek geciyordu ki, Mammut telefonla aradi. Artik cocugun talepleri bizi yonlendirmeliymis; artik babaanne odevlerine yardimda yeterli olmuyormus; kendi de islerini oraya goturmeye cok calismis ama olmuyormus iste; 3. sinifa Istanbul’da gitmesini istiyormus. Tek sarti varmis, o da cocuga esit uzaklikta durmamizmis; esit zamanlarda gorecekmisiz, bir hafta bendeyse bir hafta onda kalacakmis, ama o seyahatte oldugunda baska tabii. Ha bir de, tabii sadece ben ve annem cocuklabirlikte olacakmis, baska biri olmayacakmis (Shrek’i kastediyor), ama zaten ben de yazin boyle olacagini (hem de o soyledi diye degil, ben oyle dogru buldugum icin) soylemisim. Ha tabi bu arada mahkemelerdeki dava dosyalarini da muracaata biraksam iyi olurmus, davalardan vaz gecmemi beklemiyormus ama dondurabilirmisim, onun anlasmayi bozmayacagina ikna olana kadar, sonra vaz gecermisim. Birbirimize verecegimiz zarar aslinda Nemo’ya verecegimiz zararmis. Simdi bir davada para cezasina carptirilsa vermesi gerekecek para onun Nemo’ya harcayacagi paraymis zaten. Bu haftasonu cocuk babaanneyle birlikte Bodrum’da halanin yaninda olacakmis, istersem gideymisim. Daha sonra da Cuma gunleri ogretmenine soylesinmis, Nemo’yu okul cikisinda annesi alacak diye.
Nedense tam da bir dolu “yuzduk yuzduk kuyruguna geldik” davamizin durusmalarinin arifesinde, tam da mahkeme ara karariyla nemo’yu zaten iki haftada bir Cuma’dan alabilecekken uzlasma onerecegi tuttu babanin. Soylediklerini kabul etmedim ama beni duymadi bile, ya da duymazliktan geldi; sanki kabul etmisim gibi “bak ne guzel boyle konusabiliyor olmak” filan diyerek kapatti. Ben kendimi rehineleri kurtarmak icin manyak teroristle pazarlik yapiyor gibi hissettim. Kulaktan dolma psikiyatri bilgimle yaniliyorsam bilmem ama hani filmlerde manik-depresifler veya bipolar kisilikler olur, bu da onlar gibi, ama kizginligini kontrol edemedigi saldirgan zamanlari ve karsisindakini kandirmak uzere kendini kontrol edebildigi zamanlari var. Belli ki manipulatif donemine girdi yine. 2005 Kasim’inda en son denk gelmisti bu donemine; ben savcilik yoluyla cocugu aldigimda beraber okul bakalim diye kandirip arka kapidan adamlarina kacirtmisti. Karsinizdaki makul bir sey soylediginde kanmamak oyle zor ki... Ama bu kez hazirlikliyim, nasil olsa bir bahane bulup kizacak yine, cunku negatif enerjiden besleniyor.
Haftasonu oylesine gecti. Sanki zaman cok hizli geciyor. Cumartesi gunu liseden beri en yakin arkadasim olan Badem’le Kanyon’da bulustuk. Ustelik arabayi cikarmayip otobusle gidip geldim, pek hosuma gitti. Hatta bayram nedeniyle midir bilmem ama, oturacak yer de bulunca yanimda kitap tasimadigima hayiflandim. Badem’le sohbet de guzeldi ama Kanyon yine kasti beni. Begenmedigimden degil, orasi bana fazla guzel geliyor; memleketimdeki sosyal ucurumu suratima carpiyor. Her hucrenin birlikte erimesini isteyip de hicbir zaman sahip olamayacagini bildigin bir sevgili gibi. Pazar sabahi Shrek Suzmebal’in okulunda Cumhuriyet Bayrami torenine gitti; ben de Lezzo’yla Nike kosusuna. Yine gec kalip isinma faslini kacirdik, hatta yavas grup yolu yarilamisti; onlara yetisecegim diye isinmadan kosunca sonra onlar kosmaya basladiginda ben kesildim ve epey arkalarindan bitirdim parkuru, ama olsun. Kahvalti icin verilenleri su-elma-sandvic sirasiyla tuketmek bile insana kendini iyi hissettiriyor. Sonra Bebek Kahve’de birer cay icip dagildik. Gunun kalanini blog gezerek gecirdim. Haftasonu disarida birseyler yaptigimda hosuma gidiyor ama bir yandan da bir an once eve gitmek arzusuyla yanip tutusuyorum; evde yeterince zaman geciremedim, haftasonunu harcadim gibi duygulara kapiliyorum. Bir yengece duz yurumeyi ogretemezsin...

18.10.06

Galaktobureko bahane

Cumartesi gecesi planladigim gibi Sütlü Börek yaparak geçti. Tarifini evcil kediden bakabilirsiniz. O 35 dk pisirip biraz daha uzun sure pisirilmesinin daha iyi olacagini soyledigi icin ben 40 dk tuttum, ama bir dahaki sefere daha da uzun pisirecegim. Dibi biraz az pismisti. Gece 10'da ise kalkistigim icin bitirmem ve yatmam 1'i buldu. Sogumasi icin ustu kapali sekilde mutfakta biraktim ben de. Sabah buzdolabina koyup evden ciktim. Aksam tattigimizda ugrastigima degdigini dusundum. Irmigi blender'da cekmeme ragmen yeterince ince olmadi ve dokusunu hissettirdi ama olsun. Buzdolabinda durdukca guzellesti, Carsamba aksami son parcasini yedigimizde en lezzetli haline gelmisti.
Pazar sabahi 8:45'te gozlerimi actim. Sabah uyanacagim varsa uyanayim diye perdeyi geceden aralik birakmistim, ise yaradi. Ben aydinlikta hic uyuyamam. Kanapede haftasonu sekerlemesi yaparim tabii de sabah oda aydinlanirsa hemen uyanirim. Hemen Lezzo'yu aradim (bu ismi simdi ve sadece ses cagrisimi nedeniyle uydurdum), Nike'in sabah kosusuna gitmeyi planlamis, beni de cagirmisti cunku. Perdeyi cekip 2 saat daha uyumak vardi hesapta ama o zaman butun gunu tembellik ederek gecirecegim kesin. O coktan yola cikmisti aradigimda, ama donup beni de aldi. Kosu dediysem, gruplari sportiflik derecelerine gore bolmusler; biz en arkadan yuruyenler grubuna katildik. Bebek parkindan start alip Kurucesme parkina kadar yuruyup tekrar Bebek parkinda bitirdik yuruyusumuzu. 4400 metre, yaklasik 45 dk filan. Odul olarak da 1 sise su, 1 minik kutu meyva suyu, 1 elma ve 1 sandviçimizi aldik. Ben o yuruyuse ancak suyumu icip elmami yedim. Tam arabaya bindigimizde yagmur bastirdi. Yakalanmadigimiz icin ne kadar sansli oldugumuzu dusunere iyice neselendik.
Ben Shrek'i aradigimda onlar da kahvalti icin babaanneye gitmekten vazgecmisler, kendilerine kahvalti hazirliyorlardi. Shrek bizi de cagirdi. Biz de gazete, ekmek, domates alip gittik. Suzmebal once biraz bozuldu ama neseli bir arkadas grubu oldugumuzu gorunce ve babasi yumurtalari ona cirptirip sofrayi ona kurdurunca keyfi yerine geldi. Onemli olan yavas yavas varligima alismasi diye dusunuyorum, babasinin yeni esi diye algilarsa endiselenebilir. Gecenlerde babasi haftasonlari geldiginde yaninda getirip biraktigi biriken cantalari toplayip goturmus; Suzmebal o sirada evde degilmis. Dondugunde canta yiginini kapida gorunce "biliyordum, babam evlendi, esyalarimi evden atti" diye panige kapilmis. Boyle bir dusunce 7 yasindaki bir cocugun kendi korkusu olabilir mi? Bence yaninda konusulan seylerin etkisiyle boyle korkular ekiliyor kucucuk kalbine.
Hafta zivanadan cikmis islerin altindan kalkmaya calisarak gecti. Bir tuhaflik var sanki. Bu kadar mi cok ve sorunlu is ustuste gelir... Eve gittigimde gozlerim kapaniyor. Zar zor yemek hazirlayip ykumuzu acmak icin film seyrediyoruz. Dun seyrettigimiz David Lynch'in "Lost Highway" filmiydi. Ben bu adami anlamiyorum, zorla degil ya... "Wild at Heart"i da anlamamistim zaten.
Sali aksami Mammut aradi, "neredesin?" diyerek girdi lafa. "Ne istiyorsun? Ne soyleyeceksen soyle." dedim ama "neredesin?" diye sormakta israr edince bagrismaya basladik. Sonra lafi cevirdi; "musait misin demek icin soruyordum; Nemo cok hasta, annesiyle konusmak istedi, ama sen eglenmeye bak" dedi. Sanirim biraz bagrinip kapattim. 5 dk sonra sakinlesip ben aradim bu kez; sakin bir sesle "Nemo'yu telefona verir misin?" dedim. O da verdi. Nemocuk soguk tasa oturdum herhalde dedi; azicik atesi varmis, azicik basi agriyormus. Ben sordum, o hep tek kelimelik cevaplar verdi. Babasinin yaninda rahat konusamadigini dusundum. Biraz konustuktan sonra "ben kapatayim artik" dedi.
Bugun tedbir kararinin degismesi icin yaptigimiz basvurunun karari cikti. Ayda bir yerine 15 gunde bir haftasonu, Cumartesi sabahi yerine Cuma aksamindan Pazar aksamina kadar, dini bayramlarin 2.gununun sabahindan son gunu aksamina kadar alabilecegim. Bu bayram icin avukatim icra muduruyle konusmus, once cocuk teslimine gelmek istememisler. Gecen sefer 2 saat gec kaldim diye onlari da sikayet etmis, ifade vermek zorunda kalmislar.
Her gorusmeyi insanin burnundan getirip, dort gozle beklenen mutlu bir olay olmaktan cikarmaya calisiyor, biliyorum.

14.10.06

Isimiz fala kaldi

Haftanin Salidan sonraki kismi daha sakin gecti. Bir arkadasim, gittigi diksiyon kursunda hocasi olan Mehmet Gurhan'in basrolunu oynadigi oyuna cagirdi. Shrek de seyahatte oldugu icin (o evde olunca serilip film seyretmeyi veya hicbir sey yapmamayi tercih ediyorum cunku) biz 3 kadin Sehir Tiyatrolari Resat Nuri Sahnesi'ne gittik. Asagidaki paragrafi İBB Sehir Tiyatrolari'nin web sitesinden kopyaladim:
Ahmet Nuri Sekizinci’nin yazdigi Engin Gurmen’in yonettigi CEZA KANUNU sahtekarlik dolu hayatlar ve carpik bir duzen hakkinda bir komedi: “Sevgilisinin evindeyken polis baskinina ugrayan capkin zengin Amberi Bey bir polisi tokatlayınca mahkemelik olur; bir ay hapse mahkum edilir. Karisinin bu durumu ogrenmesinden korkan Amberi care arar: kendisinin yerine okul arkadasi Irfan hapse girecek, karsiliginda para alacaktir…”Oyunun dekor tasarimi Ozhan Ozdil, kostum tasarimi Aysel Dogan, isik tasarimi Mustafa Turkoglu imzasi tasiyor. Oyunda Seda Fettahoglu (Loksandra), Nurseli Tiriskan (Carolin), Mehmet Gurhan (Sumbulteberzade Anberi), Ozge Ozder (Sadberk), Defne Gurmen Ustun (Sacide), C. Ahhan Sener (Ziver), Candan Sabuncu (Leyla), Emin And (Ali Irfan Arif Orfi), Kubilay Penbeklioglu (Sebati), Erkan Sever (Kamali Bekir) ve Yalcin Boratap (Halim) rol aliyor.
Vodvil severseniz belki hosunuza gidebilir ama ben sikintidan patliyordum neredeyse. Oyuncular, ozellikle Mehmet Gurhan ve Emin And cok iyi ama onlar bile kurtaramiyor oyunu.
Yine de eglenceli bir gece gecirmis oldum; kizlarla cok gulduk; birlikte dikis kursuna ve kick-box'a gitmeye karar verdik...
Bu arada, sasilacak sey ama aylik falim yine dogru cikti. Mayista bu evi almak icin konut kredisi kullanirken elimdeki nakit experin bictigi degerin %75'ini karsilamiyordu. Banka, benim bitmek uzere olan dairemi Temmuzda teslim alacagimi ve birkac ay icinde satabilecegimi dikkate alarak 18 Ekim'e yuklu bir ara odeme planlamisti. Ancak daireyi Eylul'de teslim aldim ve henuz satilmadi. Site cok yeni oldugu icin emlak degeri daha oturmamis, bakan cok ama alan yok. Caresiz bu hafta bankanin sube mudurunu arayip durumu anlattim, ara odeme icin erteleme istedim. Ertesi gun beni arayip 6 ayligina ertelediklerini soyledi:)) Iyi de, Susan Miller Yengeclerin Ekim falinda ne demis bakar misiniz: "Home and family-related changes often involve seeking extra funds; so if you need a mortgage or home improvement loan, schedule a meeting or file an application on October 10 when you will be as lucky as a Leprechaun. If you can't make headway with your banker or broker, see if your family will help you with a loan or outright cash gift. Your chart shows that one way or another, you should be able to get funds you need." Ben simdi nasil inanmam bu kadinin dediklerine... "Your home, property, or family life will also be in the spotlight in quite a big, sustained way this month. The new moon, October 22, will swing a door wide open for all domestic matters in the weeks that follow. On top of that, you have Venus, Mars, and the Sun to help you make all sorts of improvements in your home or second residence (like a country house) that you'd love. If you want to make the best of this energy, initiate actions on October 22 or in the days that closely follow - don't let too much time pass. You might move to a new house or apartment, find the right buyer for property you are trying to sell, or order repairs, the painters, a contractor, decorator, or architect." de demis. Bir bakiyorsunuz, onumuzdeki hafta eve alici cikmis! Olur mu olur...
Cumartesiyi benim evde geciriyoruz. Shrek tren maketlerini boyuyor; ben bir tur camasir yikamak, biraz piyano calismak (sadece ne kadar da geriledigimi idrak edecek kadar, fazla degil), blog okumak gibi islerle vakit geciriyorum. Aksam o Suzmebal'i alip kendi evine gececek, ben de evcil kedinin tarifini verdigi galaktobureko'yu yapmayi deneyecegim. Onu boya yaparken gorunce ben de ozendim, belki ahsap tepsi/raf/anahtarlik/dikis kutusu torbasindan bir objenin boyanma zamani gelmistir.. Aa, aslinda yarin "bayram tatlilari" etkinligi var, ama bir gecede iki tatli nasil yaparim ki...

12.10.06

Cocuk Iste

Ne haftaydi ama... Aslinda ne ay demem lazim belki de.
Gecen hafta pazartesi gun agarmadan yollara dustum. Once Paris'e uctum; uc gun boyunca gunde ortalama 6 toplanti yaptigim bir fuar maratonu Cuma gecesi Istanbul'a donusumle yerini Nemo'lu haftasonu heyecanina birakti. Birkac saatlik uykuyla (hos heyecandan uyuyamadim da) feribota bindik (annemle elbette). Onceden ayarladigim avukatla hükümet konaginda bulustuk. Icra muduru, ilkokul ogretmeni ve polisi alip kapilarini caldik. Tabii kiyamet koptu, yok yazin kendi eliyle getirmis (burasi dogru), yok onlar uygar insanlarmis (burasi yanlis), ne gerek varmis bunca adamla gelmeye, cocugun psikolojisini dusunmuyormusum vs. Bu laflar bir saat surdu. Ben merdivenlerde beklerken digerleri eve girip zabit tuttular. Bir ara Mammut cikip yanima geldi, rovansi Istanbul'da olacak, kapima polisle gelmeyi gosteririm ben sana, Shrek'in kapisina dayanirim ben de, filan gibi tehditler savurdu. Sonra apartman kapisinda annemin bekledigini gorunce agza alinmayacak kufurlerle ustune yuruyup kovmaya kalkti; polis gidip, hadi kardesim yapti. Annem de inatci bir cocuk edasiyla "gitmiycem iste" dedi sadece. Neyse, sonunda Nemo ziplayarak, yuzunde guller acarak cikti geldi. Onun halini gorunce tum resmi ahalinin de yuzu guldu. "Oglunuz da cok guzel, cok yakisikli, ne de cok benziyorsunuz" dediler.
Donus feribotu 5 saat sonra oldugu icin ve ben oralarda oyalanmak istemedigim icin bastim gaza, Bursa ustunden geldim. Hic olmazsa saat 14 sularinda evdeydik. Aksama kadar evde oyun oynayarak zaman gecirdik. Aksam Cevahir'in altindaki oyun alanina gittik, yazin her hafta yaptigimiz gibi; oyuncakciya, filmciye ugradik. Eve donusumuz 23'u buldu. O saatten sonra dondurma yaptik ama bir saatte hazirdi zaten. Saat 1 gibi uykudan gozlerim kan canagi, bir yandan mutfak masasinda Yu-gi-Oh oynuyoruz, Nemo da bana "uykunun acilmasi icinbirseyler ye istersen" diyor. Sonunda benim yatagin ustunde oynarken birer kosesinde uyuya kaldik. Allahtan yorganin altina bir duzenek kurarak cadir yapmis altinda oynuyorduk da gece usumedik. Sabah da ilk isiklarla gozlerini acip "sabah olmus" diyerek firlayip iceri gitti. Butun gece yataktan dusmesin, ustu acilmasin diye yari uyanik durmaktan uyuyamamisim zaten, ben bir saat daha uyumusum, 8'de kalktim.
Kahvalti, oyun derken saati 11 ettik ve Arabalar filmine gittik. Basi ve sonu hareketli, heyecanli, ortasi epey durgun bir film ama yine de iyi vakit gecirdik. Patlamis misir - ice tea ritueli de tamamlandi. Sonra ben aglamaya basladim. "Aslinda cok guzel bir haftasonu gecirdik ama ayrilacagimiz icin uzuluyorum, elimde degil" diye acikladim. Sonra eve gittik, yola cikmaya iki saat vaktimiz kalmisti. Biraz oyun, bir kucuk film, sonra da yola ciktik zaten. Yazarken de ayni duygulari tekrar yasayip aglamak istemiyorum ama... Mola.
Feribot sirasinda bu kez Nemo aglamaya basladi; onu gorunce ben de tabii. Baktim yanimda hic kagit mendil yok, "ben en iyisi haftasonlari yanimda mendil tasiyayim, bak yoksa biz iki sulu gozlu, burnumuzu kolumuza silmek zorunda kalacagiz" dedim, guldu. Yazdan hatirliyormus demek, "3 haftasonu babamla, sonra seninle, degil mi?" diye sordu, evet dedim. "Hep boyle mi olacak?" dedi. "En az bu kadar olacak, daha az olmayacak; mahkemeden daha fazlasini istedim, hakim kabul ederse belki hep beraber kalacagiz, o zaman baban haftasonlari gorecek" dedim. Durdu, "umarim senin istedigin olur; yani benim istedigim" dedi, "cunku ben burada kalmak istiyorum".
Aslinda karar cumartesi sabah 9'dan pazar aksam 19'a kadar seklindeydi. Donus feribotu 18.30'da oldugu icin bilet almadan once avukatima danismistim, biraz gec birakmam sorun olur mu diye; 1-2 saatten bir sey cikmazmis. Zaten cumartesi yola cikmamiz 10'u bulmustu; nitekim evlerine varisimiz da 20.45 oldu. Kapiyi babaanne acti, Mammut yememis icmemis, getirmediler diye sikayet etmeye karakola gitmis. Aslinda isabet oldu, ugursuz yuzunu gormeden hemen yola ciktik ve 21.30 donus feribotuna yetistik. Erdek'ten ayarladigim avukat zaten yanimdaydi; o gidip karakol, savcilik islerini halletti. Eve gelip yatmam yine gece yarisini gecti ama bu kez de asiri yorgunluktan uyuyamadim.

Gecen hafta Paris'te dolasirken Disney'de Tim Burton'un Nightmare Before Christmas filminin pijama ve donlarini gorup almistim Nemo'ya. Bir yandan karanliktan, canavarlardan, hayaletlerden, olumden korkuyor, ama bir yandan korkusunun ustune gidip iskeletli, kafatasli oyuncaklara bayiliyor. Bu da pek sevimli bir hayalet ama. Nemo aldiklarimi gorunce "ben bunlari cok sevdim, buraya geldigimde hep bunlari giyerim"deyip "sen nerden biliyorsun benim iskeletleri sevdigimi?" diye sordu. Ben de "e oglum, sen yazin geldigin hep anlattin ya bana" dedim. Ne dese begenirsiniz, soyle hafiften dudagini bukerek "ben senin 'cocuk iste' deyip gectigini sanmistim" dedi... Yok melek oglum, oyle der miyim hic; biliyorum cevrende oyle diyenler var ama anneler oyle demez.
Bu hafta da az heyecanli baslamadi. Hem isler birikmis, hem durusmalar.. Pazartesi 3 sene once olan bir olayin ilk durusmasi vardi Sisli'de. Sikayetim uzerine savci dava acmis, ama bilmem kacinci Sulh Hukuk yetkisizlik karari vermis, dava 12. Sulh Ceza'ya gelmis. Bir gidip baktim ki 12.Sulh Ceza Mahkemesi ortadan kalkmis, bizim dava bilmem kacinci Sulh Ceza'ya gitmis, durusma tarihi Subat 2007.
Sali gunu de 2.Aile'deki durusma vardi. Hakim her durusmada iki tanik dinliyor. Bir kargasa olup benim de iki tanigim gelmisti; biri Nemo'yu 2004'te yazdirdigim okulun muduru, digeri de benim calistigim sirketin genel muduru. Karsi taraf mazeret bildirip gelmedigi icin benim iki tanigim da dinlendi, isabet oldu; hem de onun o kara suratini gormemis oldum. Gittikce daha cok karariyor, sanki ruhunun karaligi yuzune vuruyor. Taniklarin kisa ve net anlatimlari, kibar, akilli ve sakin duruslariyle soyledikleri sonucunda tablo o kadar netlesti ki aslinda, bence hakim de anladi artik ne oldugunu, ama usulen tamamlamasi gereken bir prosedur var. Bir sonraki durusma 6 Subatta. Adli tatilden onceye bir durusma daha sigarsa onda karara baglar belki. O zaman Nemo seneye benim yanimda olur, aksamlari blog yazacagima ev odevlerini kontrol ederim, erken biterse film seyrederiz:))