29.9.06

Benim Cici Lambalarim

Lambalarimi taktirdim. Simdi biraz daha cok eve benzedi. Antreninki hala eksik; ama kapidan girince koridorunkini yakabiliyorum, o da idare ediyor nasilsa.
Mutfaktakiler takim olsun diye tutturdugum icin kendime guluyorum. Ben sozde takim sevmem; kolaycilik gibi gelir; anne evi gibi gelir. Ama ayni annem gibi ayakkabi alacagim zaman da cantasiyla takim almayi severim. Anneleriyle alip veremedikleri olan butun kizlarin sonu annelerine benzemek degil mi zaten? Mutfak uzun ya, giristeki ocak-lavabo-buzdolabi alanini genel aydinlatmak uzere tavana yapisik olan (alttaki), camın onundeki mufak masasinin ustune sarkan (ustteki)... Zaten begenerek aldigima gore simdi de bakip bakip hosuma gitmesi normal herhalde.

Bu da salondaki yemek masasinin ustune asildi. Pek havali canim... Avize desen degil, ama kristalleri var. Modern ama oyle otel odasi gibi de degil. Ben boyle kolay tarif edilemeyen seyleri seviyorum galiba.
Bu hazirlik biraz da 7-8 Ekim haftasonu Nemo'yu aldigimda ev biraz daha "tamam" olsun diye. Onumuzdeki hafta icinde bir fuar icin yurt disinda olacagim; Cuma gecesi gelip Cumartesi sabahi almaya gidecegim. Isi sansa birakmayacagim icin icraya koyuyorum tabii; onlarin yaninda bagirip cagirip cocugu korkutamaz diye umuyorum. Haftasonumuz yollarda gececek, oraya yakin bir yerlerde, bir otelde kalarak da gorusebiliriz aslinda ama eve getirmek daha saglikli diye dusunuyorum. Tembihleyeyim de ben yokken annem eve onun sevdigi yiyeceklerden (salata icin havuc, atistirmalik elma) koyup hazirlik yapsin, alisverisle vakit kaybetmeyelim. Ben de haftasonu kofte yapip buzluga atayim; dondurmayi birlikteyken yapariz; mikrodalgada yapilan patlamis misirlardan evde var; cips ve cikolata da var. Portakal suyu sevmiyor, hazir meyva sularindan icsin de istemiyorum ama limonatadan baska bir sey gelmiyor aklima.
Aman, sunun surasinda toplasan 24 saat ancak kalacak evde, saglikli seyler yese ne olur, yemese ne olur... Ilahi ben. Telefonla siparis verip evde McDonalds'dan sofra donatsak ne yazar...

24.9.06

Votkali Penne

Ramazana uygun bir tarif degil tabii, ama unutmadan yazmak istedim. Makarna üstadi Shrek'ten de tam not aldi. Aslinda bütün marifet sosunda.
Bir paket kalem makarna az diri haslanir, süzülür. Bir yandan bir paket (200 ml) krema, bir minik paket (bizim markette Tukas'inki vardi) domates püresi karistirilarak isitilir, kaynamasina izin verilmez. Atesten indirip icine tuz, karabiber (ben beyaz biber koydum) ve 5 corba kasigi votka konur. Süzülen makarnayla karistirilir. Ince dogranmis maydanoz da konabilirdi ama evde yoktu. Ustüne de aslinda parmesan konulur ama kücücük pakete 9 lira veremedim, artik cimrilik mi, tutumluluk mu, bilmiyorum. Parmesan yerine evdeki tulum peynirinden azicik ufaladim, bence cok yakisti. Sosun icindeki farkli tadin votkadan geldigini fark etmek ise bence mümkün degil, sadece cok lezzetli, o kadar.
Bugün Bauhaus'tan mutfagimin lambalarini da aldik; üstünde zeytinler olan bir tavan apligi ve bir de takim sarkit, mutfak masasinin üstü icin. Antreninkini henüz secemedim. Shrek Süzmebali piyano dersine götürdügünde ben de metroya atlayip Cevahir'e gittim, Tepe Home'a ve Koctas'a baktim; oradan cikip Maslak'a gittim, Pabetland'a baktim. Oraya kadar gitmisken Migros'a girdim veee baklava yufkasi buldum. Evcil Kedi sagolsun, Sütlü Börek tarifi verdi ya, epeydir baklava yufkasi arayip duruyordum yapmak icin, sonunda buldum. Migros tiklim tiklimdi; kasiyerler aralarinda konusurlarken duydum,en son yilbasinda böyleydi diyorlar. Müslümanlar Ramazanda nefsi terbiye etmek icin oruc tutarlar diye bilinir degil mi? Bugün görrügüm manzara pek öyle degildi dogrusu...
Bir de Beta-blogger'in template upgrade önerisini degerlendireyim dedim. Yazilara "etiket" eklemek ve bunlara göre siniflandirip erisimi kolay hale getirmek iyi bir özellik. Ama yandaki ben kimim kösesi, arsiv ve linkler sayfanin en sonuna gidince bu özellik pek bir ise yaramiyor tabii. Bu Html cahiline yardim edecek kimse yok muuuu?

23.9.06

Irmikli Krem Karamel

Ben boyle bir seyi Fransa'da yediydim, ne zamandir aklimda, deneyecegim diye. Once yarim bardak seker ve yarim bardak suyu atesin uzerinde karistirarak karamel haline getirip kalip olarak kullanacagim kasenin dibine doktum. Karamel biraz sertlessin diye kaseyi buzdolabina koydum.
1 lt sutu, yarim bardak toz sekeri ve 1 paket vanilyayi tencereye koyup karistirarak hafiften kaynar hale getirdim. 1 bardak irmik ve 1 avuc kuru uzum katip karistirarak 10 dk kadar kisik ateste pisirdim. 2 yumurtayı cirpip irmikli sicak sutten yavas yavas ekleyerek isinmasini sagladim, sonra ilinmis yumurtayi geri dokerek biraz daha pisirdim. Birkac dakika sonra atesten indirip arada karistirarak 15 dk kadar ilinmasini bekledim. Buzdolabindan cikardigim, dibine daha once karamel doktugum kaseye koyup yeniden buzdolabina kaldirdim. Iki saat sonra genisce bir tabaga ters cıkarip iki dilim yedik. Sonra da buraya koymak icin fotografini cektim. Az yumurtali-irmikli-krem karamel gibi birsey olmustu. Fena degil, degisik oldu, ama bir daha yaparsam yumurtasiz deneyecegim...

Yalniz bu depresif halim surerse ben verdigim kilolari hizla geri alirim. Zaten 3 ayda verdigim 10 kilonun 2'sini 2 ayda geri aldim, hizlanarak devam etmemesi icin acilen rejim duzenime donmem lazim. Haftaici sabah ve oglen yemeklerinde rejim yaptigim zamankiyle aynı seyleri yememe ragmen kilo almaya basladigima gore aksam isin suyunu cikariyorum demektir. Bir de araya haftasonları giriyor tabii... Gecen hafta uc gun boyunca da yabanci misafirlerimiz vardı sirkette. Ogle yemeklerinde onlara eslik edeyim derken biraz ipin ucu kactiydı; bir de aksam yemegine gidince tam oldu.

Aslinda tam depresif de denemez su aralar bulundugum ruh haline. Gecen haftasonu birdenbire gunu yasayamaz halde buldum kendimi. Belki okullar acildigi icindir. Nemo'yu dusunmeme neden olan en ufak bir seyde hemen aglamaya basliyorum. Neyse, tam da bu nedenle bu konuyu uzatmayacagim. Ama Ekim'in ilk haftasi, 2-6 Ekim arasi bir fuar icin Paris'e gidecegim. 7-8 Ekim ise tedbir kararina gore Nemo'yu alacagim haftasonu. Aslinda sevinmem lazim ama yollarda cok zaman kaybedecegiz diye, alir ve birakirken olay cikabilir diye, onceki hafta seyahatte olacagim diye, eve geldiginde orayi sicak bir yuva olarak bulmasi icin hazirlik yapmaya vaktim olmayacak diye, sonra nasil ayrilacagiz diye, diye oglu diye, hersey icin kaygilaniyorum. Off, yine basliyor; degis tonton...

Bugun Sishane'ye gidip lamba baktik, ustelik bir mucize oldu ve ilk turda begenip aldik. Haziranda apar topar tasindigim icin salon eski ve yamuk bir lambaderle, mutfak raf altı spotlariyla aydinlaniyordu, hatta antrede o da yoktu; artik salondaki yemek masasinin ustune asilmayi bekleyen bir lambam var. Yarin sabah da Bauhaus'a gidip mutfak lambalarina bakariz diye anlastik Shrek'le. Hatta belki antreye bir lamba da buluruz. Antreye aslinda su sedef pullu lambalardan istiyorum, daha once Mudo'da gormustum, Maslak'takine de baktim hatta, ama istedigim boyu yoktu. Laura Ashley'de de renklilerini gormustum ama onlar da epey pahaliydi; ustelik ben beyazindan istiyorum. Aah ah, her kurusun hesabini yapmak zorunda olmadigim, kredi almadan onceki gamsiz gunlerim nerde...


15.9.06

Enginarli Makarna

Tamamen cikmis aklimdan. Oysa Ye 14 icin Votkalı Penne yapacaktim. Bugunun 15 Eylul oldugunu, Makarna Ye'nin son gunu oldugunu aksam saat 7'de hatirladim. Ustelik bugun Shrek arayip annesiyle babasinin bu aksamustu ugrayacagini soyledigi icin isten firlayip evi toplamaya kosmustum. Iki saat kadar oturdular, ancak bir cay ikram edebildik, yanina hicbir sey cikaramadim. Zaten annesinin sekeri ciktigi icin diyet yapiyor, babasinin da disleri cekildigi icin bir sey yiyemiyor, onceden haberim olsa da ne ikram edebilirdim bilmiyorum. Israr etmemize ragmen yemege de kalmadilar. Corba yapariz dedik ama gittiler.
Gelirken 2 tane karagoz getirmisler. Yarin aksam yemege gidecegiz, pazar aksami da Shrek bir dugune davetli; karagozler pazartesini bekleyemez diye onlari mangala attik, ben de bir salata yaptim. Votkali Penne baska zamana kaldi, amaaaa daha once yapip anlatmadigim Enginarli Makarna'nin fotografini bulunca bari onu yazayim dedim.
Bir demet taze sogan (ben evde olmadigi icin 2 adet kuru sogan koydum) dogranip kizdirilan zeytinyaginda kavrulur. Enginarlar da iri dogranip katilarak biraz kavrulur. Ustune cikacak kadar sicak su eklenip 20 dk kadar kisik ateste pisirilir. (Ben tuzunu da suyla birlikte ekliyorum.) Sonra ustune 1 paket makarnayi ekleyip bu kez makarnalarin ustune cikacak kadar sicak su koyulur. Makarnalar suyunu cekince alti kapatilip ince dogranmis dereotu eklenir.
Bu tarifin asli Enginarli Pilav; tam enginarlarin pisme asamasina gelince evde pirinc kalmadigini fark edince Enginarli Makarna dogmus oldu. Neye niyet, neye kismet. Tarifi bile veriliyor bugun...

13.9.06

Meryl Streep'in Guzeli

Ne zoruma beta-blogger'a gectiysem... Aslinda biliyorum, rahat batti. Bir de "daha iyisini yaptik, tum blogger'i yavas yavas aktaracagiz" diye yazmislar; ben de gectim. Blog'umu yeni sisteme aktardi google, ama su Turkce karakter isini cozemedim bir turlu. Windows 1234'e aliyorum olmuyor, ISO bilmemkaca aliyorum olmuyor. Hadi yenileri Turkce karaktersiz yaziyorum ama eskileri okunmuyor:(
Bir tuhafligim ustumde zaten. Bugun bir ara linklerde bir tur attim; epeydir bakmadigim yabanci elisi bloglarini bir dolastim, nasıl da yabanci geldiler... Juju'nun Amazon'da satilan boncuk işi, cocuk elisi kitapları yazmis oldugunu, kurs hocaligi yaptigini fark ettim; su aralar ihtiyaci varmis, birkac resmini satisa cikaracakmis. Sonra angry chicken'a baktim; o da cikardigi sapka patronlari için posta siparisi kabul edeceginden bahsediyor. Sonra molly chicken'a baktim; cocuklarin okulu baslasa da elisi projelerime donsem diyor. Bir anda dank etti kafama sanki. Ben ne cocuklarini okula yollayinca oturup dikis diken bir ev kadini, onlara oyuncak oren bir anneyim, ne de hayatimi boyle becerilerimden kazanabilirim. Cocuklu ve neseli bir aile tablosu kurmak icin artik nasil cok gecse, kucuk, zevkli ugraslarla sevimli ve zarif seyler yapmak, ve bunlarla bir deger yaratmak icin de gec. Bu yastan sonra dugun-dogum fotografcisi da olunmaz... Hayir, pisman oldugumdan degil ama guzel sanatlara, mimarliga gitmeye cesaret edemedim iste, o zamanki aklimla gittim muhendislik okudum; grafik tasarimci olarak da para kazanilabilecegini bilemedim iste. Neyse, benim simdi baska hayatlarin hayalini kurarak incik boncukla ugrasma degil, oturup tedarik zinciri, yalin uretim kitaplari filan okuma zamanim.
Gecen kis, ofisteyken gucumu toplar, moralimi ve dolayisiyla enerjimi gun boyunca yuksek tutardim; isten cikip eve dogru giderken de balon gibi soner, kapidan iceri girerken enerjimin son zerresinin bile tukendigini hissederdim; gerisi malum, TV karsisinda depresyon... Yaz zaten hay huyla gecti, hic anlamadim. Simdilerde ise bir tuhaflik var ustumde; is cikisina dogru iyice yorulmama ragmen eve gelip ustume bir t-shirt, bir kot pantolon gecirir gecirmez kendime geliyorum. Henuz bu enerjiyle bir sey yaptigim yok, ama o da olur elbet.
Gecen hafta su benim topraktan girdigim insaat projesindeki dairemi teslim ettiler. Dun de satsin diye bir emlakciyla anlastim ve sozlesme imzalamak icin oglen karsiya gectim. Shrek'in de annesi karsida oturuyor ve tesadufen cok acil annesinden bir seyler almasi gerekti ve onun ugrayacak vakti olmadığı için benden ugramami rica etti! Son 1,5 senedir pratikte ogluyla birlikte olmama ragmen simdiye kadar sadece bir kez telefonda konusmus ve hic gorusmemis olmasaydim bu cok normal bir sey olurdu. Sonucta ben pur heyecan ugradim, ise donecegim icin sadece iki dakikaligina girip koltugun kosesine ilistim, alacagimi alip ciktim. Fotograflari, sesi ve yetistirdigi oglundan tahmin ettigim gibi cok tatli bir hanim. Benim icin "Meryl Streep'in guzeli" demis. 20'li yaslarimda da cok benzetirlerdi beni, sonra 30'larimda benzetmemeye basladilardi, demek 40'larda yine benzemeye basladim. 30'lar benim genc, onun yasli gozukmeye basladigi zamanlardi herhalde. Simdi arayi kapadim herhalde. Ama dert edemeyecegim, cunku herseye ragmen hosuma gitti...

11.9.06

Yaza Veda Patatesi

Sonbahar hizli geldi. Daha iki gun once askililarla, sandaletlerle dolasiyorduk; bugun canim patates yemegi istedi! Hava serin olunca nasil da yemek yapasi geliyor insanin... Shrek pek begendi; "sen aslinda guzel yemek yapiyorsun" dedi. Bu cumledeki "aslinda" benim mutfaga girme konusunda onceligi ona birakmamdan kaynaklaniyor. Bir de icinde bakliyat ve sebze olan alisilmadik yemekler denememden. Tutucu da degil ama...

Bir avuc arpacik soganini soyup az zeytinyaginda biraz kavurdum. Soyup iri kup dogradigim iki buyuk domatesi de katip az daha kavurdum. 10-12 adet minik taze patates ve biraz sıcak su ekleyip pisirdim. Pismesine yakin tuzunu koyup altini kapatinca da ince kiydigim maydonozu katip karistirdim. Cok basit ama cok lezzetli. Gecen hafta Karaburun'dan tasidigim domatesler hangi yemege girse lezzeti katlaniyor sanki...

Bunda anlatilacak ne mi var? Ne yapayim, baska anlatacak bir sey yok. Bekliyorum.

7 Eylul'deki ay tutulmasi sirasinda ben bir is yemegindeydim. Tam da Besiktas'ta, deniz kenarinda bir restoranda, ay tam karsimdan tepsi gibi dogdu. Misafirlere biraz ayip oldu, cunku butun gece gozum aya takıldı. Bu ve 22 Eylul'de olacak gunes tutulmasi benim (yani Yengeclerin) davranislar, gorusler ve yasama yaklasimi yoneten ucuncu ve dokuzuncu evlerimi etkileyecekmis. Her iki tutulma da zihnimi acip daha onceden hic dusunmedigim ve hatta fark etmedigim seyleri gormeme yardim edecekmis. Henuz bir sey fark ettigim filan yok; bekliyorum.

Falda soylenenler ciksin diye bekliyorum, cunku bu yilin ilk tutulması 14 Mart'ta olmus, yine dokuzuncu evimdeymiş. 7 Eylul'deki, bu iki tutulmadan en onemlisi olacak gibi gorunuyormus. "Her iki tutulma birbiri ile bir sekilde ilintili oldugu icin o tarihte onemli ya da o zaman onemsiz gorunen neler olmus donup bakmak isteyebilirsiniz" diyor SusanMiller. Seyahat, yabancı bir sirket ya da kisilerle anlasmalar veya yasal bir durum söz konusu olabilirmis. Bunlar cok anlamsiz gibi gelebilirdi, ama 14 Mart haftasinda Strassbourg'da oldugum ve AIHM'ne basvurdugum dusunulurse ben nasıl ciddiye almam bu fali?!

2.9.06

Karaburun Karaburun, Iki Bakkal Bir Furun

Dort gunlugune kactik Karaburun'a, yazin ilk ve son tatiline...

Karaburun Izmir'e bu kadar yakin olmasina ragmen turistik olarak cok gelismemis, cunku 1 saatte asilan virajli bir yol sonrasinda ulasiliyor. Gerci yol boyunca deniz manzarasi esliginde cok guzel yerlerden geciliyor. Mesela Balikliova'da durulup Sevgi Firini'ndan alinan un kurabiyeleri yenilerek cay molasi veriliyor.


Sonra hemen yolun kenarindaki tezgahtan da midye dolmasi aliniyor. Hemen oracikta birer tane tadiliyor; parmaklar yenmeden zor duruluyor. Bizim gibi iki midye dolmalik porsiyonlara servet odemeye alismis Istanbullular adamin koca torbaya 10 YTL istedigini duyunca zaten deliye donup uc torba alıyor. (Bir torbada 25 adet filan var.)



Izmir cevresindeki sahil yerlesimlerinden, kalesi olmayan Urla, Alacati, Ildir ve Karaburun sahilden icerde kuruludur; Cesme, Kusadasi, Foca ve Candarli'nin ise kalesi oldugu icin ilceleri sahilde. Kendi icerlerde olan bu ilk grubun sahilde iskelesi, limani ya da en azindan turistik yerleri var tabii. Zamaninda canlarinı, mallarini korsanlardan sakinmak icin icerilere, tepelere yerlesmisler. Karaburun da herhalde iclerinde ek kucuk olani. Bosuna dememisler "Karaburun Karaburun, Iki Bakkal Bir Furun" diye. Zaten zaman deniz kiyisinda geciyor ama 7 Kardesler'de manzaraya karsi bir dondurma yemek icin, bir de Istanbul'a goturmelik Urla domatesi almak icin Karaburun'a cikmak lazim. Gelelim kaldigimiz yere... Ablamlar 18 yildir gelirmis Karaburun'daki Ergin Pansiyona. Odalarinda banyo olmadigi, arkadaki evi daha yapmadan onceki zamanlarini biliyorlar. Yillar once, Ergin daha cocukken, evlerinin bulundugu bu koya Izmir'den gunubirlik denize girmeye gelenler olurmus. Ergin Kadir Amca'ya "baba, bir buzdolabi koysak da gelenlere mesrubat satsak" demis; sonra gelenlere yemek vermeye baslamislar; sonra ickili halde gece donemeyenlere yatip uyumalari icin bir yer yapmis, kogus usulu yataklar atmislar; sonra isi buyutup pansiyona cevirmisler. Kadir Amca buranin adini Ergin Pansiyon koymus; oglunun adi diye degil, burasi onun fikriyle dogmus diye...

Bahcede yetisen domatesi, biberi, patlicani toplayip gunluk hazirliyorlar yemekleri. Bir ahci almislar ama kabak cicegi dolmasini hala Ergin'in annesi yapiyor. Koz patlican salatasi, patlican kizartmasi, soslu patlican, kaya korugu menunun demirbaslari. Taze balik da hep var. Ben kefali pek lezzetli bilmezdim, ta ki burada kefal cesitlerinden olan kopan ve sarikulak yiyene kadar.

Buralara kadar gelmisken bir gunumuzu arabayla burundan dolasarak yarimada turu atmaya ayirdik. Yol boyunca el degmemis kiyilarla sitelerin isgali altindaki koylar pespese uzaniyor. Yolda mola verdigimiz bir cay bahcesinde sakizli muhallebinin tadına baktik tabii. Ilica'da Kumrucu Sevki'de kumru yemeden de olmazmis.. Zaten Sevki isi oyle bir buyutmus ki Ilica'nin her yanini kaplamis nerdeyse.

Yaz-deniz-gunes tatili yapmak icin biraz gec kalmisiz; buralara sonbahar gelmis bile. Denize girdim girmesine, sahilde yuzukoyun yatip kitap da okudum. Aksamlari, yanimda kalinca bir seyler ve corap getirmedigime pisman da oldum. Deli deli esen ruzgarin, kiyiya vuran dalgalarin guzelligi ayri. Firtinanin ardindan sakinlesen denizin huzurlu dalga sesleri de ayri...