30.10.05

Yelek Kurtarma Operasyonu



Oğlumun yeleği aslında geçen hafta bitmişti, ama düz örgü yaptığım bel kısmı yayıldıkça yayıldı. Araya bir sıra kat yeri niyetine ters gidip ters çevirerek bastırdıydım. Önüne sevimli bir köpek aplike edip diğer tarafa da bir köpek kulübesi ve bir kemik işlemiştim üstelik. Birazcık da üzerine büyük gelince baktım ellerini taktırıp esnetiyor, iyice uzayacak, belini toplayacak bir formül bulmak şart oldu. Neyseki annem imdada yetişti, nasıl yaptı tam anlamadım ama, belini alttan söküp ilmek alıp lastik örmüş. Aile boyu kollektif çalışma yeleği kurtardı. Kumral, kot mavisi gözlü 7 yaşında yakışıklı bir erkek çocuğunun üzerinde, altında kot pantalon, içinde mavi kareli bir gömlekle hayal edince sonuç beni tatmin etti doğrusu. Bitmiş halini üzerinde göremediğim için evde çektiğim fotoğrafını koyabiliyorum. (Ülkemin gerçek Aliye'lerinden biri benim de.. Dün yine babası bir şeylere dellenmiş, Erdek'e gidip bütün gün bekleyip göremeden geri döndüm.)

23.10.05

Zencefilli Narli Topkek


Nar Ye etkinligi icin yabanci sitelerden birinde buldugum bu tarifi yapmak bugune kismetmis. Son haftalarda hem cok yogun, hem de aklim baska yerde oldugu icin pek mutfaga girmiyordum; dolayisiyla etkinlige katilamadim. Zaten herkesin oyle guzel ve degisik tarifleri vardi ki, benimki de eksik kaliversin. Tarifi hazirlarken en cok sevdigim kismi nar tanelerini ayiklamak oldu. Ustumu basimi da sicrayan nar suyu damlaciklariyla batirdim, sonunda kendime mutfak onlugu yapmak icin bekledigim bahaneyi de bulmus oldum.

Malzemesi:

  • 2 kap un
  • 2/3 kap seker
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 cay kasigi tuz
  • 1 corba kasigi toz zencefil
  • 1 limon kabugu rendesi
  • 1 1/4 kap nar tanesi
  • 1 kap sut
  • 1 yumurta
  • 1/4 arimis ve sogumus tereyag

Yapilisi :

Alisilmis kek tariflerinin aksine, once tum kuru malzeme karistiriliyor, sonra nar taneleri, en son da sut, yumurta ve yag katiliyor. Mikserle karistirilip muffin kaliplarina paylastiriliyor ve 220 derecede isitilmis firinda pisiriliyor. Kucuk elektrikli firinima sigan kucuk 6'li muffin kabi hamurun hepsini almadigi icin kalanini strec filmle kapatip buzdolabina koydum. Ilk partinin pismesine yakin tekrar cikarttim ki sicak firina soguk soguk girmesinler. Sonucta 10 adet topkek cikti ortaya ve benim de pek hosuma gitti dogrusu, ama Gokhan zencefilden hic hoslanmiyormus meger. Hepsi bana kaldi...


Kapkac

Yeni yeni kendime geliyorum. Meger ne kadar kotu bir seymis. Cuma aksami Dolapdere'den Beyoglu'na cikan Omer Hayyam Caddesinin ortasinda, tam 18.40'ta, trafigin yavas yavas akmasini firsat bilen bir kara golge arabamin sag on camini tuzla buz edip yan koltukta duran cantami kaparak karanliklara karisti. Hepsi bir saniye surdu. Camin patlamayi andiran kirilma sesi ile basimi yana cevirdigimde kara golge coktan kolunu camdan iceri sokmus, cantami almisti bile. Saga cekip hemen oradaki kucucuk bir dukkan ve onundekilerin yardimiyla Gokhan'i arayip kredi kartlarimi bloke etmesini ve beni merak etmemesini soyledim. Anlayacaginiz uzere cep telefonum da cantamin icindeydi. Kredi kartlarim, nufus kagidim, surucu belgem, orduevi giris kartim, annemin emekli maasini cekmem icin bende duran Ziraat Bankasi ATM karti, ve hatirlayamadigim daha bir dolu sey. Ne olduklarini hatirlayamiyorsam niye cuzdanimda tasiyorum diye de sorulabilir tabii. Senede bir kez de olsa gerekiyorlar iste. Daha dogrusu gerekmisler ki cuzdanima koymusum. Anahtarlarim, sirket kartim, hani su kapilari acanlardan... Oglumun uc tane fotografi, biri 2 yasindayken, biri gecen sene, bir yeni cekilmis... O kara golge cep telefonumu alip icindeki telefon defterimi silip kullanima kapattirdigim kartimi sokaga atacak, cuzdanimdaki parayi alip benim icin cok daha onemli olan, bir daha bulamayacagim veya yenilerini cikartmak icin gunlerce ugrasacagim kimliklerimi, kartlarimi bir kenara ativerecek... Biliyorum, ayni sey sokakta yururken de olabilirdi, bana bir sey olabilirdi. Iyi tarafindan gormem lazim, ama biraz zamana ihtiyacim var.
Kirik camla Cuma aksam trafiginde cevredekilerin tarifiyle once yanlislikla Emniyet Mudurlugune, oradan polislerin tarifi uzerine Beyoglu karakoluna gittim. Kredi kartlarinin iptali icin bankalarin danisma hatlarinin numaralari karakolun resepsiyonunda duvarda asili. Ne kadar cok kapkac sikayeti oldugunu varin siz takmin edin. Zabit tutuldu, gorgu tespiti yapildi. Ben oradayken yakindaki bir cafede sandalyesinin kenarina astigi cantayi kaptirmis genc bir cocukla kiz arkadasi geldi. Cafenin guvenlik kamerasinda kapkacci kadinin yuzu gozuktugu icin hemen bir polisle birlikte oraya giderlerse hirsizin kimligi tespit edilir ve cantasindaki cep telefonunu ve kombine kartini geri alabilir umuduyla acele edip duruyordu. Bunun imkansizliginin farkinda olan polislerse sakinlesmesini, ekip gelmeden oraya gidemeyeceklerini soylediler, ama genc adamin heyecani pek gecmedi. Ben giderken karakolun onunde sigara icip volta atiyordu.
Ben oradayken gelen bir baska sikayetci de 30 yasinda basi kapali, pardesulu bir kadin. Elinde, bileginde siyriklar var. Abisinden sikayetci. Polisler neden yapti diye israrla sordular, o ise abisinin hep yoktan bir sebeple kendisine saldirdigini, artik dayanamadigini soyluyordu. Ustunde ne kimlik, ne canta, bir tek cep telefonu. Az sonra evden aradilar herhalde, karakolda oldugunu, bu kez vazgecmeyeceğini soyledi. Amir abinin adini, telefonunu ogrenip aradi ve karakola cagirdi.
Ah be benim cahil kizkardesim, abiyi karakola cagiri onun da ifadesini alacaklar, dosya savciya gidecek, o ciddiye alip dava acma talebiyle hakime gonderse bile sahit gosteremezsen takipsizlik verilecek; sahit varsa abin onlara da saldiracak; onlar pes etmese de dava iki yil surecek; o arada her turlu tehdite ve siddete ugrayacaksin; herkes abin hapse girerse iyice bileylenmis cikacak, seni oldurecek diye gozunu korkutacak; en acisi hakli olacaklar... AB muzakerelerine baslayabilmek icin birkac yasa uyumlu hale geldi diye hemen de nasil umutlandin sen oyle; burasi Turkiye. Surada daha gecen Mayis ayina kadar ugradigin siddet sonucunda adli tibbin verdigi is goremez raporu 10 gunden az olursa kamu davasi bile acilmiyordu. 10 gunluk rapor vermeleri icin ise illa bir yerinin kirilmasi gerekiyordu, yuzun gozun dagilmis kafana tekme yemis bile olsan en fazla1 haftalik rapor veriyorlardi. Yasa degisti ama kafa ayni kafa...
Nerden nereye, ben kapkac hikayemi anlatacaktim sadece. Hikayenin kalaninda kayda deger bir sey yok zaten. Kirik camli arabami caresiz sirketin otoparikina biraktim, bolum arabasini aldim ve anneme gittim. Anahtarlarim da cantadaydi ve annemdeki yedegi almadan evime bile giremiyordum cunku. Ayrica gecenin 10'u olmus, acliktan bayilmak uzereydim. Annem Pazar gunu ablam gelecek diye zeytinyagli yaprak dolma yapmis. Mmm, pek guzeldi dogrusu. Hayat devam ediyor...

18.10.05

Beyoglu'nda Aksam

Pazar gununu sabahtan aksama kadar, sadece yemek (o da hazirlamak degil, sadece yemek) ve diger zorunlu ihtiyaclar disinda orgu orerek gecirdikten sonra canim aksam gidip yine eve kapanmak istemedi. Bu arada kollarini yapip yapmayacagima karar veremedigim icin yelek mi, mont mu olacagi belli olmayan seyin sol on parcasi da bitti. Beline erkek cocuk isi sus aramak icin is cikisi Sule'yle Kasimpasa'ya gittim, onlarin eski evinin altindaki tuhafiyecide ne ararsan varmis. Sonucta dort adet kucuk yelkenli gemi, yelek/montun renginde iplik ve gelecek kanevice projelerim icin bir kasnak aldim. Annem de gunduz beni arayip, yelek/montun onune fermuar ve birkac aplike desen aldigini soylemisti. Ailecek seferber olduk yani...
Kasimpasa'dan Tepebasi'na cikip park ettim ve 19.30'da yegenim ve erkek arkadasi ile bulusana kadar biraz da Beyoglu'nda bakindim. O kadar seyrek gidiyorum ki o taraflara (aslinda her tarafa, ev-is disinda bir yere gittigim yok) yabanci turistler bile benden daha az heyecanli gozukuyorlardi. Aznavur Pasaji'na, ondan az onceki, adini hatirlamadigim, ortasi cay bahcesine cikan pasaja girdim; capali bir denizci aplike desen ve zikzak makas aldim. Annemin aldiklarini da sayarsak yarim duzine cocuk giysisine yetecek aplike desenimiz var artik.
Biraz da Galatasaray'daki YKB Yayinlarinda kitap karistirdiktan sonra yegenim ve erkek arkadasiyla bulusup, Cicek Pasaji'nin karsisindaki hanin ikinci katinda bulunan bir restorana gittik. Yegenim gazetede orayi tanitan bir yazi okumus, denemek istiyormus. Ben dunden razi... Oymalar ve resimlerle suslu tavani, gulkurusu boyali duvarlari, Beyoglu'na bakan yuksek pencereleriyle gercekten de cok hos. Adini hatirlamamam da cok komik! Anlayacaginiz, benim pek ramazanla alakam yok. Belki ramazani eglenceli hale getiren genis bir ailem olmadigi icindir. Neyse, sonucta bol sohbetli bir aksam yemegi keyfi yaptim; bilgisayar muhendislerinin is alanlarindan, homeopatiden konustuk. Eve donup uyumam 24.00'u buldu. Sabah cok zor kalktim. Yedi saat uykunun niye yetmedigini anlamiyorum.

16.10.05

Schmidt Hakkinda

2002 yapimi bir film Scmidt Hakkinda (About Schmidt). Vizyona girdiginde gitmemistim; biraz ona sira gelmediginden, biraz da ben depresyondayken depresif filmlerden kacindigimdan. Film, Jack Nicholson'un canlandirdigi Warren Schmidt karakterinin calistigi sigorta sirketinden emekli olmasiyla basliyor. Bir anda boslukta kalan Schmidt'in 42 yildir evli oldugu karisi Helen da kisa sure sonra beyin damarlarindan birinin tikanmasiyla aniden oluverince yasam baglari iyice zayifliyor. "Evin icinde dolasan yasli sisman yabanci kadin"in degerini onu kaybedince anliyor. Bir sure bocaladiktan sonra, hic de onaylamadigi bir adamla evlenmek uzere olan kizinin yanina gitmek icin karavaniyla yola cikiyor. Kizinin telefonda daha once degil, dugunden sadece birkac gun once gelmesini istemesi uzerine dogdugu yere, okudugu okula ugrayarak biraz yolunu uzatiyor. En sonunda kizi ve mustakbel damadinin yasadigi yere variyor. Kizina yakistiramadigi damat ve damadin ailesiyle bir-iki gun gecirirken son bir cabayla kizini bu evlilikten vazgecirmeye calisiyor, ama yillardir pek de ilgilenmedigi kizinin hayati hakkinda pek bir soz soyleme hakki kalmis degil aslinda. Sonucta dugun olaysiz sekilde gerceklesiyor. Bu arada, bir yardim organizasyonu araciligi ile ayda 22 USD yollayarak bakimini ustlenmis oldugu Tanzanya'li yetim Ndugu'ya yazdigi mektuplarla kendi kaleminden de izliyoruz Schmidt'in hissettiklerini. Filmin sonunda, tam da Schmidt yasaminin anlamini (ya da anlamsizligini) sorgularken, 6 yasinda olup okuma yazma bilmeyen Ndugu'nun yerine onun bakimini yuruten rahibeden bir mektup aliyor. Ndugu mektup yazamadigi icin bir resim gondermistir sponsor babasina. Gunesli bir gunde gulumseyen bir cop adam ve cop cocuk.
Biliyorum, beni aglatmak icin koyuyorlar bu sahneleri... Ama guzel film; sadece eglencelik, iyi vakit gecirmelik filmlerden degil de insanin kalbine dokunan, cok sonralari bile cizdigi karakterleri, yarattigi atmosferi hatirlayacaginiz filmleri seviyorsaniz bence gormeye deger.

14.10.05

Maymun istahlilik bu herhalde ...


Mutfak perdesi icin ilk kanevice denemem, onerileri dinlemeden baslayiverdigim icin bir kosede kaldi. Gokhan model trenleri cok sever diye alt kenarina tren motifi islemeye basladim, beyaz ustune tek renk sari. Raylarin kenarindaki ciceklerin gobeklerini ve lokomotiften cikan dumanlari (kalp seklinde yapmayi dusunuyorum) farkli bir renkte yaparsam citir citir cok cici olacak. Ama bu hizla benim bu isi bitirmem aylar surer. Hem ben ayni seyi ikinci defa yapmaktan cok sikilirim, ordugum bir kazagin ikinci kolunu bitirmek bile zor gelir. Perdenin ikinci kanadini nasil isleyecegim? Aslinda Gokhan tren fikrini cok sevdi, ama ben tren islemesini bitirdikten sonra bant seklinde kesip saklamayi ve bebek hediyesi olmak uzere kucuk bir ortuyu suslemeyi dusunuyorum. Neyse, bu proje simdilik rafa kalkti. Perde sorununu cozmek uzere de, benim evdeki mutfak perdesinin kumasindan artanlari oraya uydurmayi dusunuyorum. Dikis makinesi filan da yok, artik elde oldugu kadar...
Tabii bu arada havalar sogudu ve benim bir seyler ormem lazim. Kendime orecek olsam o bitene kadar kis biter; ben de ogluma bir yelek oreyim dedim. Kaloriferler yanmadan once evler serin oluyor. Fazla kalin giyinmeden sirtini tutacak bir sey iyi olur. Maslak yolunda insaat var diye kesfettigim by-pass yolumun ustunde, Ferahevler'de Dikis Kutusu adinda kucuk bir dukkan var. Iki kiz kardes isletiyor. Daha once de iceri girmis, hanimlarla sohbet etmis, yunlere bakmistim, ama bir sey almak kismet olmamisti. Hanimlar sizinle birlikte model cikariyorlar, takildiginiz yerde yardimci oluyorlar, sifirdan orgu ogrettikleri bile olmus. Zaten hos sohbetleri yeter. Musterileri genelde calisan kadinlarmis. Fazla kafa yormak gerekmeyecek, ama ortaya el emegi bir urun cikaracak seylerle zaman gecirmek gibi dinlendiren bir sey var mi zaten? Evdeki modelleri karistirdim, Dikis Kutusu'ndakilere baktim. Erkek cocuklari icin niye cazip, eglenceli modeller yapmazlar ki? Kiz annelerini kiskaniyorum bazen. Gorunce cocugun da hosuna gidecek bir numara bulmaliyim. Sonucta hafif turkuaza calan canli bir mavi yun buldum. Mavi gozlu cocuklarin kaderidir zaten, hep mavi giydirir anneleri. Cok az tuylu, yumusacik bir yun. Cok sukur allerjik bir bunyesi yok da tamamen tuysuz yun kullanmama gerek yok. Kosa kosa eve gidip basladim tabii. Lastik bollugunu ayarlayamam endisesiyle duz orgu baslayiverdim, birkac sira sonra bir ters gidip kat yeri yaptim, sonra icinden tutturuverecegim. Bir el yatimi da duz orgu gittim ki oraya eglenceli bir motif isleyip oglanin hosuna gitmesini saglayayim. Sonra da aralari haraso olan birkac sac orgu sutunla devam ettim. Simdi bir yandan da alt kenara isleyecek motif ariyorum tabii. Basindan sonuna planladigim veya bir modeli aynen uyguladigim bir projem olmayacak mi benim?

3.10.05

Keten Tohumu

Biliyorum, keten tohumunun faydalari saymakla bitmiyor. Lif orani yuksek, coklu doymamis yag asitleri bol, yuksek oranda bitkisel ostrojen iceriyor. Ustelik ostrojenin kemik erimesine karsi faydalarina sahip iken kanser riskini arttirmiyor. Kabizligi onluyor, kan sekerini stabilize ediyor, kolesterolu dusuruyor, iyi kolesterolu yukseltiyor, yuksek tansiyonu dusuruyor, kanın pihtilasma egilimini azaltiyor, vs.
(Kaynak gostermiyorum, cunku her tarafta ayni seyler soyleniyor.)
Fakat tadi korkunc! Gecenlerde ofisimde beni ziyaret eden bir tanidik bir suredir duzenli kullandigini, cok faydasini gordugunu, hem kolesterolunun dustugunu, hem zayifladigini anlatinca ben de ilgilendim haliyle. Her gun bir corba kasigi ogutulmus keten tohumunu balla karistirip aliyormus. Ben de epeydir merak ettigimi soyleyince ertesi gun bir torba keten tohumu ve bir kavanoz bal gondermis. Kolinin icinden cikanlari gorunce sekreterim de girdi konuya. Meger onun kocasi da kullaniyormus. O da bir yillik donemlerde 15 kilo alip verenlerden... Neyse, balla alinmasi fikrini, balin da sismanlatacagi dusuncesiyle begenmedi. Yogurt onerdi, ama ben yogurdu bir tek yakistigi bir yemegin ustunde yiyebilirim. Ben de sabah ac karnina, ustune icmek uzere bir bardak da su hazir ederek, bir tatli kasigi ogutulmus keten tohumunu agzima attim. Benim midem cok saglamdir, ama neredeyse kusuyordum. Agzimin her tarafina dagilip bulasti, damagimda bir blok olusturdu. Usutune bir degil, kim bilir kac bardak su ictim, bana misin demedi! Sonucta ben balla karistirip yeme (daha dogrusu yutma) fikrini hic olmazsa uygulanabilir buldum. Sabah evden cikmadan once bir tatli kasigi ogutulmus keten tohumunu aldigi kadar balla karistirip kahverengi bir macun elde ediyorsunuz ve yutuyorsunuz. Ustune de birkac bardak su... Ise gidinceye kadar iyice midemde sisecekler. Yagsiz hazirlanmis kepekli ekmege tost ve caydan olusan rutin kahvaltimi zorlukla yiyecegim. Bununzayiflamakla bir ilgisi olacagini sanmiyorum. Ama diger faydalari da yeterince cazip.
Ogutulmus keten tohumu 30 gun boyunca hava geçirmez kapaklı bir kavanozda buzdolabında saklanabilirmis. Benim keten tohumlarini bu hizla tuketmem imkansiz. Yazik, ziyan olacaklar...
Corba ve ekmeklere de katmak lazim.

1.10.05

Perde Bahane, Bana Elisi Projesi Gerek

Bu ne bicim perde?! Gokhan bu evi kiraladiginda toplama esyalarla idare edecek sekilde alelacele oturulacak hale getirdi. Yaz gunesini golgeleme ve karsi dairelerin mutfak sakinlerine sadece karnimizi gosterme gorevini ustlenen bu perde bozuntusu hem cirkin hem anlamsiz hayatini tamamlamak uzere. Cunku ben, mutfak perdesi yapmaya karar verdim. Once Bauhaus'ta perdelik kumaslara baktim (aslinda bir cogunu da begendim), ama dumduz bir perde yapmak beni tatmin etmeyecekti. Birkac gun sonra evin yakinlarinda bir manifaturaci oldugunu farkettim. Bir yandan kumaslara bakip diger yandan manifaturaci amcayla sohbet ederken kendimi bir anda etamin kestirirken buldum. Galiba su aralar gezindigim bloglarin etkisinde kaldim. Iyi de, ben hayatimda nakis islemedim; kanavice bile yapmadim. Manifaturaci amcanin tavsiyeleriyle 8 no. Domino iplik ve uygun bir igne alip eve gittim. Allahtan zamanini bekleyen kitaplarim arasinda temel nakis tekniklerini ogreten bir kitapcik buldum.
Sectigim iplik sari, cunku mutfak dolaplari sari. Kapak kenarlari da kahverengi olduguna gore belki kahverengi de eklerim. Insan hayatinda ilk kez yaptigi bir seyde biraz daha alcakgonullu olur, hazir bir motif uygular, degil mi? Ama ben illa bir sey yaratacagim. Hazir bir motif uygulamamamin bir nedeni de webde buldugum tum modellerin fazlasiyla disi olmasi. Mutfaginda kanavice desenli perdeleri bile olsa sonucta bu bir erkek evi. Bakalim bu isin icinden nasil cikacagim?